Alageyik (Dama dama L. 1758) biyoçeşitlilik açısından Türkiye’nin en önemli memeli otçul türlerinden biri biridir (Arslangündoğdu, et al., 2010, Ünal and Çulhaci, 2017). Anadolu tarih ve kültüründe önemli bir değere sahiptir (Mandaloglu, 2013; Dalkesen, 2015). Türkiye’de alageyiğin doğal olarak bulunduğu tek bölge olan Antalya Düzlerçamı Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, türün aynı zamanda gen merkezidir (Masseti et al., 2008). BERN ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmelerinde belirtilen esaslar dâhilinde mutlak surette popülasyonlarının habitatı ile birlikte korunması ve geliştirilmesi gereken çok önemli bir memeli-av hayvanı türüdür (Topçu, 2012; Aslım vd., 2012).

Anadolu’dan 15.yüzyılda Rodos Şövalyeleri yakaladıkları alageyikleri Anadolu’dan alarak, Yunanistan Rodos Adası’na götürdüğü bilinmektedir (Masseti, 2012). Buralarda park hayvanı olarak yetiştirilen bu hayvanlar daha sonra İngiltere, Almanya, Hollanda gibi Avrupa ülkelerine, Amerika, Kanada, Arjantin ve Yeni Zelanda’ya kadar geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bu bölgelerde 500 bin civarında geniş bir yayılışa sahiptir (Chapman ve Chapman 1980; Grzimek 1990; Geist 1998; Nowak 1999; Shackleton 1999; Collins 2003; Masseti 2012). Türkiye’de geçen yüzyılda Kocaeli Yarımadası, Keşan-Enez, Kazdağı etekleri ve Bandırma civarındaki dağlar ile Şemdinli’nin Rubaruh bölgesinde yayılış gösterdiği bildirilmektedir. Prof Dr. Ernst Lehman’a göre, bundan 50-60 yıl önce Van gölü civarına kadar yayılış gösterdiği saptanmıştır (HUŞ 1974). Günümüzde ise, Masseti ve Mertzanidou, (2008), son doğal alageyik populasyonun yayılış gösterdiği Türkiye Antalya Düzlerçamı Bölgesi ve Termassos Milli Parkı’nda kaldığını, tükenme tehlikesine girdiğini bildirilmiştir. Bunun yanı sıra, geniş yayılışı ve populasyon büyüklüğü sayesinde Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) Küresel Ölçekte Türkiye’deki kırmızı listesinde Least Concern (LC) seviyesinde olmasına rağmen, Türkiye’de nesli tehlike altında (NT) seviyesinde bulunmaktadır (Akıncıoğlu et al, 2013; IUCN, 2018 ). Bu olgu ülkemizde acilen korunması ve geliştirilmesine yönelik tedbirlerin alınarak uygulamaya konulmasının en önemli göstergesidir.

Morfolojisi

Morfolojik özelliklerine bakıldığında, post rengi yaz aylarında pas kırmızı renktedir. Kış aylarında ise mat-gri renge sahiptirler. Yaz postu üzerinde beyaz renkte yuvarlak benekler bulunmaktadır. Boynundan kuyruklarına kadar uzan siyah bir sırt çizgisi vardır. Diğer geyik türlerine göre daha uzun kuyruklara sahiptirler ve kuyruk kenarları beyazdır (Turan, 1984). Erkek alageyikler içi dolu ve gösterişli boynuzlara sahiptirler. Bu boynuzlar bir yıl kadar alageyiklerde kalır. Mart-nisan aylarında atılır ve her yıl boynuzlar tekrar çıkar. Ağustos ayında son halini alır. Üç yaşını geçen alageyiklerde bu türe özgü olan yaba şeklindeki boynuzlar oluşmaya başlar (Goss, 1970).

Alageyikler oldukça ürkek türlerdir ve bu nedenle sürekli tetiktedirler. Koku alma ve işitme duyları oldukça gelişmiştir. Onlarca metre uzaktan rüzgar vasıtasıyla kokuları alabilir ve o alanı terk ederek daha korunaklı ormanların derinliklerine doğru kaçarlar (Huş, 1974).

Biyolojisi

Dişiler 2. yaşını doldurduktan sonra ilk yavru doğumu gerçekleştirebilir. Gebelik süreleri yaklaşık olarak 230 gündür. Doğum mayıs ayının son haftasıyla haziran ayının ortasına kadardır. 230 gün sonunda genellikle tek yavru doğurur, nadir de olsa ikiz yavru da dünyaya getirebilirler (Chapmann, 1997).

Aktivitesi

Alageyikler, gün içerisinde düzensiz bir aktivite yoğunluğuna sahiptirler. Gün içerisinde, beslenme, dinlenme ve geviş getirme gibi faaliyetlerde düzensiz periyotlara sahiptirler. rahatsız edilmedikleri zamanlarda günün bütün saatlerinde beslenme faaliyetleri göstermektedirler. Akşamın erken saatlerinde en yoğun şekilde otlama periyoduna sahiptirler. Gecenin ilerleyen saatlerinde genellikle geviş getirdiği ya da dinlendiği bilinmektedir (Huş, 1974).

Beslenmesi

Beslenmelerinin ağırlıkla çim, çiçekli bitkiler ve hasır otudur. Bunların dışında çalılar, ağaçların genç sürgünleri, kayın dalları, kestane, meşe palamudu, bazı bitkilerin kökleri, sebze bitkileri, çiçek ve kültür bitkilerinin yaprakları, yosunlar, mantarlar ve likenlerdir (Nugent, 1990., Putman, 1993., Borkowski ve Obidsinski, 2003., Long, 2003).

Habitat Tercihi

Alageyikler, çeşitli habitatlarda yayılış göstermektedirler. Genellikle barınabilmeleri ve saklanabilmeleri için ormanlık alanları tercih ederler. Farklı vejatasyonların bir arada bulunduğu habitatları daha çok tercih etmektedirler. Bu alanların yoğun otsu bitki örtüsüne sahip, seyrek ormanlık ve çalılık alanlar ile hafif yükseltili tepelerin olduğunu ovalar olabilir. Ayrıca sık orman örtüsü ile yiyecek aramak için çıkabileceği tarım arazilerinin iç içe olduğu alanları beslenme amacıyla kullanabilirler (Corbet ve Harris, 1991., Thirgood, 1995., Nowak, 1999., Long, 2003).